Bu şahısların iş ve aile yaşamında belirgin sorunlar vardır. Toplumda kendi sınıfındaki bireylere göre daha az eğitimlidirler. Madde ve alkol bağımlılığı, cinsel suçlar, evlilik ve işsizlik gibi sorunlar daha sık görülmektedir. Kişilik bozukluğu tanısı alan insanların şiddet içeren veya içermeyen suç işleme oranları daha yüksektir.
Ayrıca kişilik bozuklukları; madde kullanım bozukluğu, duygu durum bozuklukları, impuls kontrol bozuklukları, yeme bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve intihar için ciddi bir risk oluştururlar.
Kişilik bozukluğu nedir?
Kişilik bozukluğu kişinin kültürüne göre beklenenden önemli ölçüde sapmalar gösteren, devamlılığı olan bir iç yaşantısı ve davranış örüntüsüdür.
Yaygındır, esnekliği yoktur.
Ergenlik ya da genç erişkinlik döneminde başlar, zaman içinde yerleşir ve kalıcı olur.
Kişide sıkıntıya ya da işlevsellikte bozulmaya yol açar.
Hiçbirimiz kusursuz değiliz. Halk arasında çok yaygın kullanılan “Kusursuzluk Allah’a mahsustur” sözü bu özelliğimizi güzel vurguluyor. İnsanların çoğunda olumlu, yapıcı, hoşa giden özellikler ile birlikte olumsuz ve hoşa gitmeyen taraflar birlikte bulunmakta ve bu durum normal olarak kabul edilmektedir. O zaman kişilik konusunda normal ve anormal ayrımı nasıl yapılmalıdır. Bu oldukça zor bir soru gibi görünüyor, zira bu ayrımı kesin yapacak özgün kriterler henüz mevcut değil.
Kişilik özellikleri nelerdir?
Çeşitli toplumsal ve kişisel ortamlarda sergilenen, kişinin kendisini ve çevresini algılaması, ilişki kurma biçimi ve düşünceleri ile ilgili sürekli bir organizasyondur.
Ne zaman kişilik bozukluğundan bahsedilir?
Kişilik özellikleri esnekliğini kaybedip, uyum sağlamada görev yapamaz duruma geldiğinde ve kişinin işlevselliğinde bozulmaya veya sıkıntıya neden olduğunda kişilik bozukluğundan bahsedilir.
Bu tanım çerçevesinde kişilik bozukluklarını ayırt etmek için bazı temel özellikler belirlenmiştir. Bir kişiye kişilik bozukluğu tanısı konulabilmesi için bu özelliklerin bulunması gereklidir.
Bunların birincisi kişinin içinde yaşadığı toplumun kültürüne göre beklenen ve kabul gören davranışlardan açık biçimde farklılık göstermesidir.
Ayrıca bu farklılık hastada belirgin bir sıkıntı yaratmalı ya da sosyal, mesleki veya diğer işlevsel alanlarda bozulmaya yol açmalıdır.
Örneğin genç yaşlarından itibaren aşırı titiz ve ayrıntıcı bir kişi, işi ile ilgili olarak en ufak detaylara takılıp zamanının çoğunu bunlarla harcayabilir ve başkalarının birkaç saatte bitireceği işi, bir günlük mesai saati içinde yetiştiremez ve işini aksatır. Bu durum mesleki işlevselliği bozduğu için patolojik sayılır ve obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu açısından incelenmelidir.
Bir diğer özellik kişilik bozukluğuna bağlı şikayetlerin değiştirilemez olmasıdır. Kişilik bozukluklarında hasta çoğunlukla olumsuz taraflarını farkında değildir ve normal kabul eder.
Bazı durumlarda bu özellikler olumsuz ve patolojik olarak kabul edilse bile hastanın bunları değiştirecek becerisi yoktur.
Kişi bu konuda esneklik gösteremez. Oysa normal insanlar olumsuz özelliklerinin farkındadır ve bunları değiştirmek için uğraşırlar ve değiştirebilirler.
Diğer bir özellik kişiliğin patolojik taraflarının kalıcı ve sürekli olmasıdır. Olumsuz özellikler belirli koşullar ve sınırlı bir süre ile kısıtlı olmamalıdır. Örneğin savaş, baskı rejimleri veya terör ortamlarında insanların aşırı savunucu ve şüpheci olması beklenebilir fakat bu şartlar düzelince eski hallerine dönerler.
Kişilik bozuklukları diğer psikiyatrik bozukluklar gibi belli bir hastalık süresi ile kısıtlı değildir. Genelde çocukluk yıllarında ortaya çıkan uyumsuz özellikler gençlik yıllarında belirginleşir ve ömür boyu devam
etme özelliği gösterir.
Kişilik bozukluğu tanısı koymak için kişinin işlevselliğindeki bozukluğun, uzun bir zaman dilimi içinde incelenmesi gerekir.
Kişilik bozukluğu tedavisi nasıl olur?
Kişilik bozuklukları zaman içinde spontan düzelmelerin görülmemesi, tedaviye yanıtın yetersiz olması ve semptomların belirgin değişiklik göstermeden yıllarca devam etmesi gibi özellikleri ile diğer mental
bozukluklardan ayrılırlar.
Hastalar genellikle kendiliklerinden tedavi olmak istemezler. Evlilik veya iş ile ilgili problemler nedeni ile başkalarının mecbur bırakması sonucu tedaviyi kabul ederler.
Kişilik bozukluklarının tedavisinde, şikayetlere yönelik ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikte kullanılır. Tedaviden sonuç alınması için hastanın da aktif ve istekli katılımını gerektiren uzun soluklu bir süreç
gerekir.
Prof. Dr. M. Reha BAYAR