Acaba Bir Psikiyatriste Gitmeli miyim ?
Normallik ve psikiyatrik bozukluk kavramları günümüzde hala tam olarak netleştirilememiş ve herkes tarafından kabul gören bir tanıma kavuşmamıştır.
Normal veya anormal sözcükleri günlük konuşma dilimizde çok kullandığımız içinde birçok önyargı barındıran kelimelerdir.
Normalliğin bir tanımı: Davranış veya kişilik için belli kalıplara uyan ya da varoluşun “yaratılışın” kabul edebilen standartlarına benzeyen durumlardır.
Pekiyi bu belli kalıplar veya kabul edilebilirlik nelerdir bunları kim belirler.
Bir insanın normalliğini araştırırken şu soruları aklımıza getirmeliyiz.
Kime göre normal?
Neye göre normal?
Hangi zamana ve hangi coğrafyaya göre normal ?
Anlaşılacağı gibi normal tanımı bu sorulara göre çok değişkenlik göstermektedir. Toplumun referans aldığı değerler (adetler, alışkanlıklar, ahlak kuralları ve dini inanışlar kısaca kültür) zamanın akışına ve yaşanılan bölgeye göre sürekli değişir ve toplumun yapı taşı bireyin de yargılarını etkiler. Genelde normali “bizim gibi düşünen davranan hisseden olarak kabul etmeyi severiz . Bir toplumu meydana getiren bireylerin bile aile terbiyesi, eğitim, huy ve yaratılış “genetik” olarak farklılıkları göz önüne alınırsa herkesin normalinin ne kadar farklı olacağı anlaşılır. Bireyin farklılığını özellikle vurguluyorum zira yaşadığı toplum içinde herkes tarafından örnek gösterilen insanların özelinde “aile içinde, ikili ilişkilerde hatta yalnız başına” olduğunda davranışları çok farklı olabilir. Yani normal kavramının sadece toplum ve bireyin yargılarına indirilmesi son derece sakıncalıdır.
Daha yapısal bir bakış açısı ile Dünya Sağlık Örgütü normalliği şöyle tanımlamaktadır:
Fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak tam bir iyilik hali.
Bu tanımda ise fiziksel ve zihinsel tam iyilik nedir? Sorusuna açıklık getirmek gerekir. (böyle bir tam iyilik hali var mıdır?)
Psikiyatri açısından zihinsel “ruhsal” iyilik hali şöyle tanımlanabilir.
Düşünce, duygulanım ve davranış açısından ruhsal fonksiyonların etkin olarak işliyor olması ve buna bağlı sosyal ilişkilerde başarılı olmak, üretici faaliyetlerde bulunabilmek, değişikliklere uyum sağlayabilmek ve problem çözebilme “zorluklarla başa çıkma” yeteneği
Bu noktada şu soruyu sormak durumundayız. Pekiyi psikiyatristler kimleri tedavi etmelidirler veya kimler psikiyatrik yardım almalıdır.
Tabii bu sorunun cevabını vermeden şunu belirtmekte fayda var. İçinede şizofrenik bozukluğunda yer aldığı ve bizim psikotik bozukluklar olarak isimlendirdiğimiz, gerçeği değerlendirmenin dolayısı ile yargılamanın ileri ve kalıcı olarak bozulduğu, işitsel ve görsel varsanıların “halüsnasyon” yaşantıladığı, davranış işlevselliğin ileri derecede bozulduğu hastalık gurubunda karar vermek çok daha kolaydır. Hasta istemese bile yakınları tedavi arayışı ile onu bir psikiyatriste ulaştırırlar.
Benim bahsettiğim gurup; ailemizde, çevremizde, aramızda yaşayan “belki biz” ama yaşamında bir şeylerin yolunda gitmediğini fark eden ve buna kendi başına veya çevresindekilerin desteği ile çözüm bulamayan kişileri kapsıyor. Onların önce toplum yargılarını ve kendi kişisel düşünce ve korkularını yenerek bir psikiyatriste gitmek gibi zor bir kararı almaları ve uygulamaları gerekiyor.
Bu kararı alırken normal miyim?, değil miyim?, duyulursa ne derler?, hakkımda ne düşünürler? gibi soruları zihninizden uzaklaştırıp asıl şunları kendinize sormalısınız:
Son zamanlarda sosyal işlevselliğimde benden kaynaklanan halledemediğim belirgin şikayetlerim, sorunlarım var mı? Hayatımdan memnun, mutlu muyum?
Bu şikayetler ailemle ilişkilerimde ve evlilik hayatımda (ebeveyn, eş, çocuklar) , iş hayatımda ve ilişkilerimde (patron, müdür, iş arkadaşı müşteriler), arkadaş ve dost çevremle olan ilişkilerimde ve her zamanki günlük yaşamım, alışkanlıklarım, davranış ve duygularımda önceye göre bir azalma , bozulma, düzensizlik ve hoşnutsuzluk oluşturuyor mu?
Bu soruların bir veya birkaçına “evet” cevabı veriyorsanız kimseye aldırmadan, kimseden çekinmeden bir psikiyatriste gitme ve yardım alma zamanınız gelmiş demektir. Ayrıca sizin izin ve onayınız olmadan psikiyatrisiniz ile paylaştıklarınızın sizin aranızda kalacağında kimse ile paylaşılmayacağından emin olmalısınız.
Prof. Dr. M. Reha Bayar
Copyright © 2016 Psikiyatrist Prof. Dr. Mahmut Reha BAYAR